Yenilenebilir enerji kaçınılmaz hale geliyor

Real Economy, fosil yakıtlardan yeşil enerjiye geçişte sorunları ve çözümlerini tartışıyor.

Çevreye zararlı sektörlerin tamamen ortadan kalkacağına ikna oldum!

İbrahim Baylan
İsveç Enerji Bakanı

Maithreyi Seetharaman, euronews:
“İsveç‘in enerjisinin yarısından çoğunu yenilenebilir kaynaklardan sağladığını biliyor muydunuz?

İşte bu yüzden Real Economy, 5. sezonun ilk programına İsveç‘in başkenti Stockholm’den başlangıç yapıyor. Ben Maithreyi Seetharaman. Peki Avrupa’da yenilenebilir enerji geçişine liderlik eden ve 2045 yılında sıfır karbon hedefleyen İsveçliler nasıl ısınıyor?”

“Değişim ürkütücü olabilir. Özellikle yok olan iş kolları söz konusu olduğunda. Avrupa ülkelerinin çoğu enerjisini kömürden elde ediyor. Ancak bir zamanlar tamamen fosil kaynaklara bağımlı olan İsveçliler bundan kurtulmayı başardı. Artık durum o kadar kaçınılmaz bir haldı ki küreselleşen dünyada devler de yeşil enerjiye geçiyor. Avrupa ülkeleri 2020 yılına kadar enerjide geçiş hedeflerine ulaşmaya çalışıyor. Fakat çoğu ülke buna ayak uydurmakta zorluklar yaşıyor.”

“Euronews muhabiri Damon Embling, bu geçişte Polonya gibi ülkeleri alıkoyan nedenleri araştırdı:”

Damon Embling:
“Çok uzağa gitmeye gerek yok. Polonya’nın güneyinde Silesia bölgesinde ülkenin enerji üretmek için kömürü yakmaya ne kadar bağımlı olduğuna şahit olabiliriz. Elimde tuttuğum bu siyah altın nesiller boyu bölge insanına ekmek kapısı oldu.”

Polonya enerjisinin yüzde 80’i kömürden sağlanıyor. Bunun anlamı kömür ülkenin en büyük istihdam kaynağı.

Eski bir madenci olan Marek Wystyrk kömürden vazgeçmenin oldukça zor olduğunu belirtiyor:

“Kömür zenginliğimizi kullanmamız gerektiğini düşünüyorum. Benim ailemde herkes madenci. Ancak kirlilik ve iklim değişikliği nedeniyle değişime de ayak uydurmamız gerektiğinin farkındayım.”

Durumlar değişiyor. Marek’in büyük oğlu Szymon, yeşil enerji eğitimi veren bir meslek lisesinde öğrenim görüyor:

Szymon Wystyrk:
“Çevre benim için çok önemli, çünkü yaşadığım yerde sigarayı içmeye gerek yok. Dışarıda sadece nefes alıp vermek, günde on paket sigara içmek gibi. Ama bizim neslimiz değişimi gerçekleştirecek. Bunu yapmaya başlıyoruz.”

Polonya’da hava koşulları pek uygun olmamasına rağmen, bazı yerlerde panellerle güneş enerjisi tarlası kuruluyor. Avrupa Birliği Bölgesel Kalkınma Fonları tarafından desteklenen bu yatırımlar Polonya’yı yavaşta olsa yeşile yönlendiriyor.

Ülke, 2020 yılı itibari ile enerjisinin yüzde 15’ini yenilenebilir kaynaklardan sağlamalı. 2016’da bu oran yüzde 11’e ulaştı.

Polonya hala kömür kullanmak istediğinden, araştırmacılar onu daha çevreci hale getirmeye çalışıyor.

AB kaynaklı bu laboratuvarda kömür endüstrisinde gazlaştırma teknolojileri geliştiriyor. Araştırmacı Krzysztof Kapusta çalışmaları hakkında bilgi verdi:

“Kömürün gazlaştırılması, konvansiyonel yanmadan daha faydalı. Çünkü bu yöntemle örneğin kükürt ve cıva gibi kirletici maddeler bertaraf edilebilir. Böylece kömür kullanımı sonucu çevreye verilen zararların etkisi de azaltılmış olur.”

Silesia bölgesinin merkezi Katowice’de eski bir maden müzeye çevrilmiş. Profesör Piotr Skubala, enerji dönüşümünde daha çabuk olma çağrısı yapıyor:

“Farklı çeşitlerde yenilenebilir enerji kullanmaya başlayan çok hevesli insan var. Eğer hükumet halkı bu yolda harekete geçirecek teşviklere ağırlık verse, durum çok hızlı değişecektir sanırım.”

Avrupa’da çok güzel bir başarı elde ettik ve son 12 yılda yenilenebilir enerji kullanımını iki katına çıkardık

Avrupa’nın enerji dönüşümü hakkında bilmemiz gereken birkaç şey daha var:

Sadece israf edilen enerji Avrupa’daki tüm evlerin enerji ihtiyacını karşılamaya yeter.
Ya da daha az enerji harcayan ürünler her bir ailenin bütçesine yılda 500 Euro kazandırabilir …
Ayrıca bunları sağlayan teknoloji daha ucuza geliyor ..
Yenilenebilir enerji buluşlarının dörtte birinden fazlası Avrupa firmalarınca gerçekleştirilmekte..
Tek bir rüzgar türbini 1500 eve enerji sağlayabilir.
Güney Avrupa güneşi ile Kuzey’e, Kuzey’de rüzgarı ile Güney’e enerji verebilir …
Son olarak Avrupa’nın önündeki Okyanus, enerjiye yüzde 10’luk bir katkıda bulunabilir …

Maithreyi Seetharaman:
“Tüm bunlar kulağa hoş geliyor fakat hepsinin bir bedeli var. 2030 yılı için enerji dönüşüm hedefleri konusunda Avrupa ülkeleri arasında güçlü görüş ayrılığı olduğunu biliyoruz. Herkes yeşil enerji dönüşümüne İsveçliler kadar erken başlamadı … Bu hükumetlerin ya mali güç eksikliğinden ya da seçmenleri ve birlikleri değişime ikna edebilecek durumda olmadıkların kaynaklandı.

Ancak İsveçliler geçişin zorlukları ve çözümleri hakkında bazı ipuçlarına sahipler. Türk kökenli İsveç Enerji Bakanı İbrahim Baylan’dan birkaç önemli bilgi almaya çalışacağız:

Seetharaman:
“Sayın Bakan, enerji geçişini temsil eden bir nesne istemiştik sizden… Siz ve İsveç için.. Nedir bu?”

İbrahim Baylan:
“Bir küvet getirdim! Türkiye’nin Güneydoğu Anadolu kırsalında bir köyde doğdum. Benim büyüdüğüm yerde 3 kardeşimle bizim aile, büyükbabam ve amcamın ailesi ile banyo yapmak her zaman bir meydan okumaydı. Leğenlerden başımıza maşrapayla dökerek yıkanırdık. Su banyonun başında çok sıcak, sonunda ise bu gibi olurdu. Çok da temiz değildi. Böyle bir yerden herşeyin çok rahat ve kolay olduğu İsveç gibi gelişmiş bir topluma geldim. Bugün her İsveçli günde en az bir kere duş alıyor. Kullanılan suyun da neredeyse yüzde 97’si yenilenebilir enerji ile ısıtılıyor.”

Seetharaman:
Ancak Avrupa’da her ülke sizin başardıklarınıza ulaşamadı.

İbrahim Baylan:
“Yaptığımız önemli icraatların en önemlisi karbon vergisini yürürlüğe koymamızdır. Daha birçok gerekli önlemler ve tedbirleri kanunlaştırdık. Oldukça sert sayılan bu önlemleri alırken de ekonomimizin rekabet gücünü arttırma hedefindeydik. Kömür artık İsveç‘te elektrik veya enerji üretmenin en ucuz yolu değil. Ama güneş öyle. Bu yıl inşa edilen rüzgar panellerinden herhangi bir sübvansiyon almıyoruz. Kömür gibi fosil yakıtları savunan ülkeleri düşünüyorum. Ekonomik açıdan bakıldığında onları anlayamıyorum.”

Seetharaman:
Belki bu siyasi, belki de oy deposu.. Sonucunda iş alanlarının yeniden tanımlanması gerek.. Ama bunun için bütçeleri mi yok?

İbrahim Baylan:
Öyle düşünüyorum. Yeşil enerjiye dönüşüm sonrası da bir çok yeni iş alanlarının doğacağı görülmek zorunda. Küvet örneğine geri dönersem. İsveç bir zamanlar yüksek miktarda petrol tüketiyordu. Belli ki bu geçişi yaptıktan sonra on binlerce yerel iş alanları yaratıldı. Çünkü bugün bir zamanlar sadece çöp olarak düşünülen atıkları artık enerji haline getiriyoruz. Bir politikacı olarak, sadece bugünkü iş alanlarını değil geleceği de düşünmeliyiz. Ben şahsen bugün çevreye zararlı enerji sektörlerinin tamamen ortadan kalkacağına ikna oldum!”

Seetharaman:
Size son sorum, bu alanda geride kalan ülkelere tavsiyede bulunsaydınız bu bir cümlede ne olurdu?

İbrahim Baylan:
Tarihe bakın. Yeni, daha verimli ve bu durumda daha çevreci teknolojiler ortaya çıktığında hangi ülke eski teknolojilerle gelişebilmiş ki? Telefonu mu alabilir miyim lütfen? Bunun en iyi örneğine sadece 10 yıl önce şahit olduk.

İbrahim Baylan:
“Bu akıllı telefon ilk ortaya çıktığında küresel pazarın yüzde 40’ını elinde tutan Nokia adlı bir marka vardı. Kimse bunun başarılı olacağına inanmadı. Peki, gelecekte kaderinizin iPhone gibi mi yoksa Nokia gibi mi olmasını istersiniz?”

Seetharaman:
Sayın bakan bize yeniden zaman ayırdığınız için çok teşekkürler. Sizinle iki hafta içerisinde yeniden görüşmek üzere.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir